YUSUF İLE ZELİHA

DERLEME YERİ: TAVAS

ANLATAN: HASAN SOYUÇOK,1930

 


YUSUF İLE ZELİHA

     Bi vamış bi yokmuş. Bi adamın üç oğlu vamış. Bunlar gazanmana gitmişle. Bi guyunun önünde gavilleşmişle. ''Filan günde burda tekra buluşalım, gazandıklarımızlan hep barba eve gidelim.''deye. Bunlardan birisi beş guruş dememiş on guruş dememiş ne gazandısan birikdirmiş. Öbür ikisi gazandıklarına har vurup harman savurmuşla. Ay geçmiş gün geçmiş eve dönme vakti gelmiş. Gazanmayan iki gardeş guyunun önüne gelmişle. Onun yolunu gözlüme başlamışla. Epe bi vakit geçmiş deken bi bakmışlar garşıdan bi gır atın üsdünde dolu dolu heybelerle gekgeli. Bunla kendi arılarında ''Yusuf gazanmış etmiş. Bizim elimiz boş. Hindi eve varınca bubamıza ne decez! İyisimi bunu öldürelim,gazandıklarna pay edelim,eve öle gidelim. Bubamıza da bi yalan uydururuz önücü.''demişler. Deken Yusuf gelmiş,atdan enmiş. Öbür ikisi ''Nasılsın gardaşım?'' deye sarıl sarmaş olukan, dutmuşla guyunun içine kakdırıvemişle. Ordan bi hayvan kesmişler. Yusuf'un göynene gana bule bulevemişle. Eve gitmişle. Bubası hemen ''Hana Yusuf nerde?'' demiş. ''Onu gurtla yemiş yalım. Hıı ganlı göynene buluk geliriz.''demişler. Bunun üsdüne bubası çok üzülmüş. Hocası çok üzülmüş. Çünkü okulun en birinci talebesiymiş. Bubası başlamış yas etme:

''Götürmeyin dedim götürdünüz.

Ganlı göynene bene getirdiniz.

Yusuf'umu nerde gaybettiniz?

Bakımadınız gurtlara mı yedirdiniz?

Ağlar Yakup ağlar Yusuf'um diye

Yas eder hocası bul onu diye.''

Yusuf'u gardaşı guyuya atdı.

Guyunun dibinde yedi gün yatdı.

Geçerken bi bezirgan ordan çıkardı.

Kervanınla Mısır iline galdırdı.

Bazardan köle niyetine satdı.

Sarayın veziri pare verip aldı.

Kendi evinin hizmetine gatdı.

Vezirin garısı Yusuf'a göz kaktı.,

Yusuf Zeliha'ya dönüp bakmadı.

Her yanda dedikodula çıkdı.

Zeliha Yusuf'a kafe dakdı.

Saldırdı diye Yusuf'un göynene yırtdı.

Vezirde geldi. Onu zindana atdı.

Yusuf bi gadı dutdu.

Gadı Yusuf'u savundu.

O da zindandan gurtuldu.

Zeliha doğru yolu dutdu.

Vezir de pişmanlık duydu.

Yusuf Mısır'a sultan oldu.

Bubasının gözleri kör oldu.

Yusuf bi yol düşündü.

Emir verdi elçi yol tutdu.

Şam'dakı eve vadı gapı vurdu.

Kimdir o gelen,kim gapı vurdu.

Elçi dedi: Mısır'dan geldim bi yolcu.

Sultanım sizden habar sorucu.

Emir var;buyurun gidelim.

Mısır sultanını memnun idelim.

Şaşırdılar,bunun hikmeti n'ola.

Hep barba düşdüler yola.

Vardılar saray gapısına,

Çıktılar Yusuf'un huzuruna.

Gardaşları tanımadı gardaşına.

Kör bubası tanımazdı.

Yusuf sarayda verdi ziyafet.

Üstlerine de verdi güzel kıyafet.

Gardaşlarına altınlar verdi hem et

Kendini tanıtdı nihayet.

Hepsi pişman oldu etdiğine

Sonra gitdiler Şam eline.

Yusuf hasta bubasına etdi yatak.

Gözlerine sürdü ak bi ganat

Şu Allah'ın hikmetine bak.

Yakub'un gözleri açıldı.

Oğlunu gördü,tanıdı.

Dünyasına neşe saçıldı.

Mutluluk kapılan ardına gada açıldı.

Bu gada.

 

 



Kaynak: DENİZLİ YÖRESİNDEN DERLENMİŞ MASALLARDR.MUSTAFA ARSLAN
Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 0  kişi beğendi